Ayşe Kaya Hoca Kocaeli Kitap Fuarı’nda Okurlarıyla Buluşuyor

12. Kocaeli Kitap Fuarı söyleşi ve imza günü etkinlikleriyle devam ediyor. Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen fuarda Türkiye’nin en seçkin yayınevi binlerce eseriyle yer alırken, Gebze, Darıca, Dilovası, Çayırova kamoyunun yakından tanıdığı Eğitimci Yazar Ayşe Kaya okurlarıyla bir araya gelerek kitaplarını Kocaeli Kongre Merkezi E Blok No 15 de imzalıyor.
Eğitimci Yazar Ayşe Kaya’nın 5 Şubat Yayınları , Cadı Yayınları , Doğan Kitap , Liz Yayınları ve Ateş Yayınları tarafından kitapları basılarak okurlarına ulaştırılıyor.
Eğitimci Yazar Ayşe Kaya hoca arkadaşlık üzerine yaptığı paylaşımla muharrirliğini bir kez daha gösterdi
Harika bir dostluk öyküsü bu ama olan koyuna oldu, çok da yazık oldu; yazan Mevlana C. Rumi olunca bana yorum yapmak düşmez pek tabii.
Genç adamın biri, dermiş babasına her gün;
‘Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi’
baba, itiraz eder,
olmaz öyle çok dost, hakikisi
belki bir, belki iki,
fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki…
devam eder durur konuşma…
aralarında başlar bir tartışma,
karar verirler bir sınava,
dostun hakikisini anlamaya…
bir akşam bir koyun keserler,
ve koyarlar çuvala.
baba der ki oğluna,
‘Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna’.
çuvaldan kanlar damlamakta,
sanki öldürmüşler de bir adamı,
koymuşlar çuvala,
dıştan böyle sanılmakta.
delikanlı sırtlar çuvalı,
gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.
o dost, bakar ki bir çuvala
hem de kanlı,
kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
almaz içeri arkadaşını,
böylece tek tek dolaşır delikanlı,
kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
ama içten yıkılır…
babasına dönerek; ‘Haklıymışsın baba’ der.
dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
baba ‘Hayır evlat’ der, “Benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.”
genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
alnından ter, çuvaldan kanlar damlar…
gider, baba dostuna. kabul görür, sevinir.
o dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
geçerler arka bahçeye.
bir çukur kazarlar birlikte,
çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
üzerine de serpiştirirler toprak.
belli olmasın diye dikerler sarımsak…
genç adam gelir babasına;
‘Baba, işte dost buymuş’ diye konuşunca,
babası; ‘Daha erken, o belli olmaz daha
sen yarın git o’na, çıkart bir kavga,
atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
sonra gel olanları anlat bana…’
genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
der ki tokadı yiyen dost;
‘Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasını böyle iki tokada’
Beş yıl önce, Cayirova Alparslan İlkokulunda ilk söyleşimiz yaptığımda beni heyecanla dinleyen bir öğretmen var idi. O gün bugündür aynı heyecanla dinliyor yine beni. Ben de onu tabii. Gülşen Berkpınar Hocacigim. Biz de arkadaşlığımızı satmayız öyle iki uzak kalmalara, seni seviyorum Gülşen Hocacigim, sağlıcakla…